Hangi aşık huzurunda gereksiz kelâm eder
Huzurunda dil lâl olur kelamsız selâm eder
Çeker gözlerim suyunu, bütün renklere küser
Göz kör olur siretinle görmeyi harâm eder
Suretlere baka baka ıstırap artar kalpte
Güzelliğin ârifini suretin avâm eder
Aşkı anlamak nedir, nedir sevgi ve keder
Mecbur edip leyleya, bir bedene râm eder
Eksik olan herne varsa ateşlere soka soka
Yüzsüzce dilenmeyi bu bedene nâm eder
Yerlere baş koyarak sürünmek benim nâmım
Istıraba aşık edip, her rüzgarı sâm eder
Güneş benim hasmımdır, ısıtmaz hiç içimi
Yada zulumkâr leyla, günlerimi şâm eder
seyrederim alemde çehrenin çizgisini
Kalem kâğıt bilmeyen elleri ressâm eder
Onca güvendiğim Akıl, ölür bir sabah vakti
Bilgi nedir, nedir irfan, arifleri hâm eder
Gücüm yok yürümeye bir âsâ gerek bana
Tebessümler atarak çileyi asâm eder
Koşuyorum yalınayak çırılçıplak bedenim
Yokluğu giydirerek hasreti endâm eder
Acı bana dedikçe hiç aldırış etmeden
Yüzünü gizleyerek eksiği tamâm eder
Buymuş ilacım benim, hasrete vasıl oldum
Perdeleri kaldırıp güneşi ikrâm eder
Konar bazen gözlere hakikatin perisi
Bazen de yapraklarda sessizce kıyâm eder
Bir ses işittiğim anda, sen sanar hep yüreğim
Yaşanan en gerçek ânı kâbuslu rüyâm eder
Cehaletin çınarı, yükselirken göğsümden
El deymemiş sırları, kalbime ilhâm eder
Bu mudur aşk denen, acısı bile zevk veren
En masum sözlerimi, boynuma aksâm eder...
0 Yorumlar:
Yorum Gönder