KİMİN MECNUNUYUZ ?



  İnsan... Dünya'ya karşı yorgun, zamana karşı yorgun, emir ve yasaklara her zaman yorgun olup zevke, arzuya ve genel itibariyle nefsin istek ve arzularına karşı asla yorulmayan mahluktur. Sabah 9'da kalkıp, akşam 18'e kadar durmadan çalışan, yılın 365 gününde 15 gün izin yapıp, yaptığı işten başka meziyeti olmayan, bir gönle girmemiş, yüzü asık, boynu kravatlı ve örneklemeleri asla bitmeyecek olan kişi midir insan?

   İnsanın tanımı her ne olursa olsun, başına gelecek mutlak şey bir gün İstanbul'da bir vapurun sesine denk gelebilir, bir kadının kahkahalarına karışabilir, bir doğumun sevincine yapışabilir ve bir ansızlığın içerisinde sonsuza dek genişletilip bizi karşılayabilir. Evet o mutlak şey ölümdür. Herhangi bir insan Dünya'nın herhangi bir yerinde farklı duyguları yaşarken, sen ölüm döşeğinde olabilirsin veya sen günahkar gözlerini haram batağında tuttuğun anlarda yüzlerce can derin bir aahhh ile ölümün kucağında yatıyor olabilir. İşte insan budur. Kısacası ''acz''... Acz içinde olduğunu bilen ancak insan olmaya, insan doğup kalmaya ve insan olarak ölmeye muktedir olabiliyor. Acz duygusundan yoksun, adeta (haşa) Allah'a kafa tutarcasına bir hayat yaşamak insanlık değil aptallık, cesaret değil korkaklık oluyor.

     Kendimizi çoğu zaman işimize gelen terazilerde tartsakta o dilimli yuvarlakta hep aynı akıyor zaman. Ama biz 'acz' ler akrebinde yelkovanında arkasındaymışız gibi hareket ediyoruz. Öyle aceleci ve öyle telaşlıyız ki hiçbir şeye yetişemiyoruz. Halbuki atsak kendimizi akrep ile yelkovan önüne, akışına bıraksak zamanı, biraz da rahat bıraksak ne güzel olacak. İstesekte, istemesekte, ittirsekte, durdurmaya çalışsakta mutlak bir suretle aynı akıyorsa zaman, yapmamız gereken tek şey onu bereketlendirmek olacaktır. Masivâdan, malâyaniden uzaklaşmaya başladığımız anda ve buna ek olarak nefsin arzu isteklerinin hep tersi istikamette gidecek olursak göreceğiz ki ister akrep ve yelkovanın önünde, ister arkasında, istersek üzerinde, hatta ve hatta saatin dahi dışında, yani nerede olursak olalım bizim için değişen bir şey olmayacaktır. Bu zamanda, bu zamanı yaşamadığımız an inanın ki bunların bir önemi kalmayacaktır.

    Neden geldik bu Dünya'ya? Yiyip tüketmeye mi, giyip eskitmeye mi, gezip eğlenmeye mi? Ömür bir sermayedir ve her canlıya topluca verilir, sürelidir. Yiyip tüketmeyi hayvanlarda yapar, gezip gezip uyumayı köpekler de... Neden geldik bu Dünya'ya?

İnsan yaratıldığı günden yaşadığı ana dek sürekli an be an hicret halindedir. Dünya'da bir hicret yurdudur. Kimi insan kalpten kalbe yapar hicretini, kimi varlık ile yokluk arasında hicrettedir devamlı. İhanet ile sadakatte bir hicrettir. Ahde vefamız kimedir peki, hicretimiz kime? Ümmü Kays'a mı yoksa Medineyi Münevvere'ye mi? Elbette kimin mecnunuysan hicretinde ona olacaktır. Kimin mecnunuyuz?
 







5 yorum:

  1. Sırât-ı Müstakîm'in mecnûnu olabilenlerden eylesin Rabbim bizi.

    Yine çok güzel ifade etmişsin üstadım, tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfirullah, güzel gönlünden bir yansımadır bu yazı... Birlikte buluşup Bir olanın mecnunu olalım inşaallah.

      Sil
  2. İnşaallah her işin başında hatırlayanlardan oluruz. Faydalı olduysa ne mutlu.

    YanıtlaSil