Lozan Gerçekleri


Bugün 24 temmuz..
99 yıl önce bugün İsviçre'nin Lozan kenti Türkiye Cumhuriyeti için tarihi ve kritik bir ana şahitlik ediyor.  Yeni kurulan devletin tescili niteliğinde yapılacak olan anlaşma ile yurdumuzdan işgal kuvvetleri çıkacak ve Türkiye'de yeni bir sayfa açılacaktır.
Üzerinden neredeyse bir asır geçmesine rağmen Lozan Antlaşması hala kazandıklarımız ve kaybettiklerimiz üzerinden tartışmaya açık bir konu olmuştur. Bu mevzu tarihçilerin gündeminde olmaya devam ededursun sosyal medyanın gündeminde daha heyecanlı bir konu mevcut;
"Lozan anlaşmasındaki gizli maddeler"
Evet birçoğumuz böyle iddialara denk gelmiştir gerek tartışma programlarında gerek sosyal mecralarda. 2023 yılında çıkarmaya hak kazanacağımız iddia edilen yeraltı kaynakları sayesinde birdenbire petrol zengini bir ülke olma hayali, tüm dünyada ve ülkemizde görülen ekonomik dar boğazda hepimizi mutlu edecektir elbette. Mesela o zaman döviz kuru hesap etmemize gerek kalmayacak, Afrikanın bilmem neresindeki ülkenin para birimiyle bizimkini kıyaslayıp tweet atmayacak, 1 dolar ile neler alınır videoları çekmemize de gerek kalmaz hatta belki o zaman yabancı turistlere  "Aşılıyız, bizden korkmayın" dememize bile gerek kalmaz kim bilir. Ve hatta belki hipokrata yemin edenler lutfederlerse burada hem de bizlerle kalabilirler.  Dediğim gibi hayali bile ne kadar güzel değil mi?
Ve bu hayal için bir iddia lazım. Hazır Lozanın da yıldönümü geliyor...
    
Benim de bir gizli maddem var ve burada  paylaşayım, yalnız bu madde o kadar gizli ki bunu o an orada bulunanlara bile söylememişler.
"2023 te Türkiyede Mehdi çıkacak"

Mehdi gelecek bütün kötülüklerle savaşacak, dinsizlerle mücadele edecek,inananları koruyacak yaralarını saracak,daha huzurlu müreffeh bir zamana ulaştıracak, İslamı ayakta tutacak ve tekrar dünyaya hakim kılacak.
Hayali bile ne kadar güzel!

Peki biz neden sürekli oturduğumuz yerden hayal kurmayı tercih ediyoruz?
"Olursa, yaparsa,gelirse "lerle yaşıyoruz.?
Bundan nasıl tatmin olabiliyoruz?
Projelerimiz, vizyonumuz neden bunlara bağlı?
Bu, üzerinde ciddi anlamda düşünmemiz gereken bir durum.

Peki bizim üzerimize düşen nedir?
Bunların olmasını hayal ederken sorumluluğumuz neler olacak?
Bunları hiç düşünüyor muyuz?...

        Bütün bunların bizim dışımızda,bizimle alakası olmadan olmasını diliyoruz. Konfor alanımızdan çıkmak istemiyoruz.Petrol çıksın üretmeden zengin olalım istiyoruz ancak bilim üretmeyi,katma değer oluşturmayı, çalışkan olmayı, rakiplerimizle rekabet etmeyi istemiyoruz. Daha teknolojik olanını daha iyisini üretmeye inancımız kalmamış adeta
   
    Mehdi gelsin İslam tüm dünyaya hakim kılınsın istiyoruz ama ibadet etmeyi, farzları terketmemeyi, yetimi korumayı, komşu hakkını gözetmeyi istemiyoruz. Bu mücadelede bizlerin de sorumluluğu olduğunu hatrımıza getirmiyoruz. Çünkü yine konfor alanımıza vatan savunur gibi sahip çıkıyoruz. Hep başkaları yapsın istiyoruz. Eyüp El Ensari hazretlerinin 93 yaşında memleketinden bu kadar uzakta olmasının sebebini düşünmüyoruz.
Yıllar önce Bilge kral Aliya İzzetbegoviç
"Mehdi, bizim tembelliğimizin adıdır" diyerek bizleri tarif etmiştir. Ne yazık ki bu ifade hala daha günümüzde karşılık bulmaktadır.
"İki günü eşit olan ziyandadır"
Ziyanda olmayalım dostlar, zayi olmayalım!

6 yorum:

  1. Politik ve güzel bir bakış açısıyla yazmışsınız. Bakış açınıza ekleyeceğim bir düşüncem yok. Umarım 2023 bize uğurlu gelir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah...
      Umarım 2023 ü daha değerli ve daha uğurlu kılarız.

      Sil
  2. Aklının zekatını vermişsin yine ey dost. Kalemine, yüreğine, fikrine, hürriyetine sağlık :)

    YanıtlaSil
  3. 2023 Mehdi, Mesih gelmezse ne olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamil bey yazıda zaten gelip gelmemesi üzerine bir iddia yok, ironi yapılmış. Burada da bahsettiği üzere, yazıyı tekrar gözden geçirmenizi öneriyorum.

      Peki biz neden sürekli oturduğumuz yerden hayal kurmayı tercih ediyoruz?
      "Olursa, yaparsa,gelirse "lerle yaşıyoruz.?
      Bundan nasıl tatmin olabiliyoruz?
      Projelerimiz, vizyonumuz neden bunlara bağlı?
      Bu, üzerinde ciddi anlamda düşünmemiz gereken bir durum.

      Peki bizim üzerimize düşen nedir?
      Bunların olmasını hayal ederken sorumluluğumuz neler olacak?
      Bunları hiç düşünüyor muyuz?...

      Sil