Nereden başlayacak?


Buradan başlayacak herşey, tam olarak şuan durduğun yerden. Kaldır başını etrafına bakın. Şimdi zamanı yavaşlat, gözlerini odaklayarak etrafındaki nesneleri, ilkokulda matematik dersinde öğretilen kare, dikdörtgen, yuvarlak veya silindir şeklinde saf ve olduğu gibi algılayarak bir daha bakın. Kafanın içinden geçen tüm düşünceleri, minibüs şoförlerinin, insanları minibüste arkalara doğru ittirdiği gibi senin de göremediğin ama doluluğunu hissedip  zamanının ve anlık düşüncelerinin gerisine ittirdiğin kaygılarını havada süzülürken bir anda avcı tarafından vurulup, cansız endişesiz aşağı doğru süzülen bir kumru gibi gökyüzünden aşağı sal. Belli belirsiz senin de tam olarak ne kadar süredir devam ettiğini bilmediğin, maçın doksan artı 5 inci dakikasında beş sıfır yenildiği maçta bir gol atıp buna sevinen futbol takımı oyuncusu gibi  yalandan sevinçlerle devam ettirmeye çalıştığın hayat sahasında kendini kandırmayı bırakıp Dur, durul. Herşey Buradan başlayacak dedim ya; o  mekanı, durduğun yeri iyice tanıdıysan, hayata biraz daha yakından bak. Yaşadığın zamanı idrak et. Anı yaşa yahu anı YA-ŞA. Mekanını tanı, gör. geçtiğin bir sokakta ki Işıklı   Yazılarla gözümüze sokulan, “bunu almazsanız (çok şey) kaybedeceksiniz” diye haykıran tabelalardakileri alamadığımız için daha kaliteli bir yaşam süremediğimizi içimize sokan reklamları algıla. Herkes bakmak ile görmek arasındaki farkı afili cümlelerde veya içersinde kaybolup benliğimizden, bu “kalitesiz” yaşamdan, attığımız bir golle sevinip beş sıfır yenildiğimizi unuttuğumuz, vaktimizi kaybettiğimizi idrak ederek körü körüne anı yaşamaya yani yaşamaya ara verdiğimizi düşünerek her an kaybetmeye devam ettiğimiz müddetçe bizi hürleştirdiğini, aşağıda değilde yukarıda olduğumuzu hayal ettiren, kendi düşüncemizin kölesi olmaktan sıyrılarak ne yaşadığını bilmediği sosyal medya hesaplarında görmüştür. 


İşte bu görmek ile bakmak arasında ki farkı farkedip, farkındalığın farkına vardığında uygulamak için yapmadığın her kalkınma ve devinim çabası, senin ile yaşamının arasında büyük “fark(lar)” açacak. O fark açıldıkça sen bu mağlubiyete ve aşağıdalığa yapmış olduğun minibüs şoförü tarifesiyle, yenildiğin maçta eğer olur da ufak ta olsa bir devinim yaptığında kendini şutu ağlarla buluşmuş futbolcu mertebesinde bulacaksın. Ve ne yazık ki bu paradoks seni bırakmayacak.


Kurtulmak… Neyden, neden?

Düşünceden mi, düşündürenden mi? 

Huzur, kurtuluş vesaire…

18 yorum:

  1. Bir iki yazı dışında hepsini okudum maşallah
    Herkesin kendine çıkaracağı bir pay var yazıların hepsinde Allah cc razı olsun kaleminize bereket çok beğenerek okudum başarılar senin yolun açık olsun kardeşim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvallah adsız yorumcu :) Fâni kardeşimizin yüreğine sağlık.

      Sil
  2. Merhabalar :)) ReHiTu bloğundan geliyorum sizi ilk defa gördüm ve bloğunuzu biraz inceledim. Çok fazla ve güzel şeyler var ama çay bulamadım yahu buralarda çay var mı? :) Çaysadım :))) Bundan sonra hep gelirim buralara çayla beraber mi gelim yoksa sizde çay var mı? :) Ona göre sadece bardağımı alıp gelicem :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, öncelikle hoş geldiniz :) Her misafire kapımız sonuna kadar açıktır fakat ReHiTu bloğundan gelenlere başımızla beraber :) Çayımız her daim kaynıyor, muhabbette gönülden :)

      Sil
    2. Çay gene bitti bi bardak daha alabilir miyim :)

      Sil
    3. Açık ve az şekerli mi? Hemmmenn..

      Sil
  3. Muhteşem bir havası var burasının..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize sevindim, umarım gönüllere dokunan faydalı içerikler çıkartabiliriz.

      Sil
  4. Merhabalar, çok güzel açıklamışsınız içinde bulunulan durumu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, yazarlarımızdan Fâni kardeşimizin gönlünden dökülenleri beğenmenize sevindim.

      Sil
  5. ah bu yaşayamamamız an'ı... :(

    YanıtlaSil