Serbeser cihanı zapt eden nerde kalmadı
Yeryüzünde yiğitçe gezenler de kalmadı
Yedi başlı ejderha basmış yurdumu, uyan!
Düşman içimizdedir, boğan er de kalmadı
Artık meserretin tek anısı kaldı bizde
Afitap söndü, söndü mehtap fer de kalmadı
Zaferlerini garbın kutladık alkış
tuttuk
Mazide kaldı olan, muzaffer de kalmadı
Senden gibi durdular, Ecdadına sövdüler
Gece vakti vurdular, kan seher de kalmadı
Semerkant mahzun bakar, Buhara ağıt yakar
Eyvah! ilim yolunda mücevher de kalmadı
Ey Şah-ı Nakşibendî! üçler, yediler,
kırklar
En zor çağım karardı, münevver de kalmadı
Kesin buyruğu Hakkın, ayrılık şerdir, sakın
!!
Ayrıldı milletim ve beraber de kalmadı
Dostum dedin övdüler, hak istedin dövdüler
Heybetli adın vardı, muteber de kalmadı
Kâfirler serhaddini, küfür haddini aşmış
Allah adı anmaya cem, çember de kalmadı
Hakikatten kaçılmış, edep yere saçılmış
Hakikati haykıran bir minber de kalmadı
Camiim, medresem, türbem, tarihimi yıktılar
İnşa edecek mimar kim, hüner de kalmadı
Gâvur medeni oldu, olan aleni oldu
Ana, baba, ataya hiç değer de kalmadı
Bilmem hangi kuşağı, Avrupa’nın uşağı
Çok methettik o çağı, al eser de kalmadı
Turkuazın rengini soldurdular, saçları..
Başları yoldurdular, koysak ser de kalmadı
Görmeyen görür oldu, görmez oldu görenler
Takvim durdu, arada artık perde kalmadı
Adsız
Bursa-Gümüşhane