NE KALDI
Çıkaramazlar artık beni de enkazından
Ne varsa aldın, beni unutma en azından
Bunca çektirdiklerin sanıyordum nazından
Ve edilebilecek başka ne feda kaldı
Bekliyorken vaktini şimdi ruhum mutlakta
Zaman, cesetle dolu bir vadide akmakta
Mahlûklar suratıma en dehşetle bakmakta
Sen gittin, ürpertici korkunç bir seda kaldı
Bursa'da bir mahalle yokuşunda vebalim
Katlanarak artıyor, eriyor istikbalim
Gününü gün ederken, hoşça yaşıyor zalim
Bende ruh gibi, susmuş, yorgun bir eda kaldı
Ben hiç bilmem, gecede yıldızlar nasıl parlar
Daha saçlarındayken, gün kendini toparlar
Sonsuzluk ağacının yaprakları koparlar
O ağacın altında acı bir nida kaldı
Şiirlerimde sana bir iki mısram olur
Kızma! Senin ismini zikretsem haram olur
Devrilir bir gün dünya, hakikate ram olur
İsyanından Vahşiye ancak ihtida kaldı
Simsiyah kelebekler gelip yurdumu sallar
Dimağımı kurutur palavradan masallar
İşgalci korsanları karşıladı kumsallar
Herkes bırakıp gitti, benimle Hüda kaldı
ADSIZ
BİZ DÜNYAYI ÇOK SEVDİK
ANLADIM
Fayda vermez ne söylesen
Sözde anlam hep kısırdır
Her ne olsa hayra yor sen
Gördüğümüz rüya sırdır
Yüreğini dağlar anam
Dilini de bağlar anam
Şu halime ağlar anam
Yüzü gülmez kaç asırdır
Gönül kaygan yerde yürür
İnsan gurbet elde büyür
Zaman koşar mahlûk uyur
Çektiğimiz dert asıldır
Ölüp giden bir insan ki
Yıkılmıştır âlem sanki
Perde kalksın gör, bir an ki
Anlamazsın bu nasıldır
Bir evdeyim ki çilekeş
Üzerine doğmaz güneş
Yanımda ne dost, ne eş
Anladım bu son fasıldır
ADSIZ
SANA BÖYLE GELDİM
Aramı bozdum
bütün dostlarımla
Ailemden,
memleketimden kaçtım
Yeryüzünün sır
tutan dağlarına
Adını
haykırdım, ismini açtım
Ufukta görünen
bir şey yok henüz
Sorarlarsa
uzağa gidiyorum
Cellatların
korktuğu vadilerden geçerek,
Sonsuzluğa
gidiyorum
Sitem eder
sana, halimi gören
Pervane,
ateşlerde yansa çok mu?
Kadehi bitmiş
sekerat halinde Mecnun,
Leyla’yı buldum
sansa çok mu?
Sabredip gönlüm
hicrana dayansa
Seni özleyen
sabahlara uyansa
Hep sen çıkan
fallara kansa çok mu?
Deli, divane,
düşkün, aşık deyip
Kimileri
konuşurmuş arkamdan
Böyle
iltifatlar duymakta varmış
İnanır mısın
şair diyorlarmış
Seni öyle
alelade sevmedim
Katiller hücum
ederken üstüme
O müstesna
adında nöbet durdum
Zincire
vuruldum, müebbet durdum
Savruluyorum
gamzende su gibi
Sen yaylalarda
rüzgâra nazende
Yaşadığım
mahşer kâbusu gibi
Serin
yeşilliklerdeyim bazen de
Biliyorum,
halen sana aldığım
Günbatımı
kolyeyi saklıyorsun
Bülbüllerin
özgürce dolaştığı
Namelerin
konuştuğu mehtaplı geceleri,
Bana
yasaklıyorsun
Onlar neden sevdiğini
anlattı
Senin için
neleri sevdiğimi anlattım,
Korkma, ismini
anmadım
Ve sensizliğe
asla inanmadım
Zamansız,
mekânsız, sebepsiz sana
Kördüğümden
yemin tutarak geldim
İşte ben, beni
unutarak geldim
Seni öyle alelade sevmedim
İSYAN
AdsızBursa-Gümüşhane