BİR ŞİİR


Titriyor dudaklarım,ellerim ve ayaklarım
Sana olan özlemimden süregelir, Hasreta
Kulağımda Kur'an sesi,ayetler ve hadisler
Ruhumu çeker durur sana doğru Hasreta

Zaman hasret düşmanı, heybemde hibelerim
Kal'u bela'dan beri yanıyorum Hasreta
Kafam baş aşağı yaralı sinelerim
Bilmem sana layık, olur muyum Hasreta?

Celladına aşıklar gibi ölüme giderken bile
Ben sana kavuşmayı düşünürüm Hasreta
Günahın kucağında oynarken bile bile
Bir tövbeye umudumu bağlıyorum Hasreta

Gökyüzünü izliyorum bir ufkun şafağında
Bulutları sürüyor rüzgar denen şu çoban
Bekareti bozulmayan körpe gece ardında
Sana kavuşamamak var yine senin korkundan

Karanlıklar durun! Gelmeyin üzerime
En şiddetli darbe ile parçalanır ruhum
Binmeyin ölüm denen şu atın terkisine
Seni tanıyamadan Sana varmasın ruhum

Yaşamak yüzümde acı bir gülümseme
Ölmek, ölümden önce ölmek için
Can benimmiş gibi aciz bir benimseme
Ah Hasreta, şu son nefes senin için...

SARS,MERS,COVİD19= CORONA

    Tarihe ve tarih öncesi kronolojilere şöyle bir bakarsak taa Baba Adem(a.s.)'dan bu yana insanlık bireysel ve toplumsal olarak türlü türlü imtihanlarla sınanmıştır ve sınanmaya devam edecektir.Bu imtihanlar, yeri gelmiş yüzler,binler hatta milyonlara varan ölüm oranlarıyla karşılamış insanları fakat şöyle geniş bir perspektiften bakacak olursak imtihanları kazananlar hep sabredenler ve tevekkül edenler olmuştur.
   


   Zaten internet ortamında yüzlerce teknik bilgi bulunan bu virüsler hakkında biraz daha detaya girmeden yüzeysel bir şekilde Corona ailesi ile ilgili bildiklerimi anlatmaya çalışacağım.
Covid-19 mikroskobik görüntüsü

    İlk Coronavirüs salgını 1961 yılında baş göstermiş fakat tam olarak teşhisi konulamamışken tekrardan insanlığa merhaba! diyen bu virüsün tanısı 1996 yılında konulabilmiştir ancak.

   Sars(Şiddetli Üst Solunum Sendromu) ilk olarak bu salgın 2003 yılında Çin'de ortaya çıkmış ve bu kez gerçekten yarasadan bulaşmıştır. Ölüm oranı %9,3 ile %11 arasında olan sars virüsü Şubat ve Haziran ayları arasında (Ülkemiz hariç) 8 ülkede görülmüş ve bulaştığı 8455 kişinin 790'ını öldürmüştür.

    Mers(Orta Doğu Solunum Sendromu) bu aileye ait teşhis edilebilen ilk salgından dokuz yıl sonra ortaya çıkan bu virüs adından da anlayacağımız üzere orta doğuda meydana çıkıyor ve bir deveden bulaşıyor insanlara. Bu iki virüsün aşısı henüz günümüzde dahi bulunamamış olup destekleyici tedavi yöntemleri ile atlatılmaya çalışılmaktadır.

    Covid-19(Korona Virüs Salgını-2019) İlk teşhisi 2019 Aralık ayında konulduğu için adının sonuna 19 rakamı gelmektedir. Son zamanarda her yerde adını sıkça duyduğumuz bu virüs Corona ailesinin hayvandan insana geçip insan üzerinde yaşamayı başaran virüslerinden birisi olup günümüzde halen bizlerin üzerinde korku imparatorluğu sürdürmektedir. Ölüm oranı yaş yükseldikçe %10'lara kadar çıkmaktadır ve evrenseldir.

   
        Hayvanların yaklaşık %90'ında zaten bulunan bu 500 kişilik Corona ailesinden 6 üye bizlerde tutunmayı başarmış ve birçoğumuzun bedenini de yılda en az iki kez ziyaret etmiştir. Yani en az yılda 2 kez corona virüsüne yakalanıyoruz da biz adına nezle veya şifayı kaptık diyoruz :) Nasıl yani ? Şöyle ki bizleri nezle eden yine Corona ailesine mensup virüslerden biri insanlara geçtiği vakit boğazdan aşağı inecek kadar fonksiyonel olamadığından dolayı orada kalır ateş,ağrı,akıntı gibi belirtilerle bizleri hasta ederdi ve küçük bi tedavi ile bunların üstesinden gelirdik. Ancak Sars,Mers ve Covid-19 dediğimiz corona ailesinin üç ferdi bunu başardı ve boğazdan ciğerlere inip ölüm riskimizi arttırdı.

  UYARI/YORUM

      Ben Çin bağlantıları olan bir firmada çalışıyorum, henüz Ülkemizde bu virüs haberlerin manşetlerine konu olmadan bizlere böyle bir salgının başladığı haberi geldi. Doğruyu söylemek gerekirse kişisel araştırmalarım neticesinde bu virüsün Çin devletinde kalacağını yada birkaç komşu devlete sıçrayacağını tahmin etmiştim fakat ülkemize gelme ihtimaline karşı ''bu virüs yayılsa yayılsa bana bir şey olmaz diyen gerizekalılar yüzünden yayılır'' demiştim ve sanırım maalesef ki haklı da çıkıyorum. Ne yapacağız ? Her şeyden önce Devletimize güveneceğiz,tedbiri elden bırakmayacağız,bana bir şey olmaz asla demeyeceğiz. Hepimiz eminim ki yaşamayı ve yaşatmayı seviyoruz.Gün içerisinde önem vermediğimiz tokalaşmak gibi bir çok şeye hasret kalacağız, bir çok şeyin değerini anlayacağız belki fakat en sonunda ayrı bir özlemle kavuşacağız az sabır dostlar az sabır... Sizler için Sağlık bakanlığının 14 gün kuralını sayfa sonuna bırakıyorum,tedbiri elden bırakmayın,sağlıcakla kalın...























BİSMİLLAH

     

 Bismillahirrahmanirrahim, sözlerin en doğrusuyla cümlelerime başlamak isterim ki eğri konuşmaya cüret etmeyeyim diye çoğu zaman böyle yapmaya gayret ederim açıkçası.

     Şu blog işine uzun zamandır uzaktanda olsa meraklıydım fakat bu tip ortamlar bana biraz karışık geliyordu. Benim tarzım kurşun kalem,silgi,kağıt üçgeninden başlayarak kendi halimde takılmaktı ancak biraz göz ucuyla biraz kulak kabartarak e biraz da canım isteyerek bulunmak istemişliğim vardır bu mahallede ki akşamına karar verip sabaha caydığım çok olmuştur.

     Geçenlerde laf arasında bir ağabeyim Allah-u Teala elest bezminde ''Elestü bi Rabbiküm" hitabını yapmak üzere ruhlarımızı kâlu belâ'da topladığı vakit yüzleri birbirine dönük ruhlar dünyada ünsiyet kurarlar ve anlaşırlar, sırtları birbirine dönük olanlar ise dünyada anlaşamazlar" demişti de çok ilgincime gitmişti. İşte tee oralardan yüzü yüzüme dönük bir dostum geçen gece otururken içimdeki ''şu mahalleye bir göz atayım'' hissini uyandırdı da o geceden beridir uyutamıyorum :) Öyle mi böyle mi derken bir blogspot hesabı açmıştık bile çoktan fakat o günden bu yana cesaret edememiştim yazmaya ki kısmet bugüneymiş.

    Bu blogta neler olacak diye sorarsanız, size sadece ''içimden gelenler'' desem bu kısa açıklama ile bencillik etmiş olmam sanırım. İnsan kainattan bir cüzdür elbette o yüzden her şeyden bahsetmek istercesine şu ön tanışma yazımı şöyle başa koyalım.

     Adım Mehmet mahlasım Muharrir, ben de insan olmaya çalışanlardanım. Yaşamanın başka şey hayatta olmanın başka şey olduğunu bilenlerden hani, artık ben de inşaallah buralardayım,bizim mahallede...