İNSANIN DEĞERİ DERDİ KADARDIR

 



İNSANIN DEĞERİ DERDİ KADARDIR


      Bu hayata insan, eşref-i mahlukat olarak gelmiştir. Tabi bu zamanda kendisini nasıl görür ve dışarıdan nasıl görünür bu malum olsa da, bu vasıftaki insanoğluna da aynı zamanda akıl nimeti sayesinde idrak, öğrenebilme ve öğretebilme yeteneği de bahşedilmiştir. Ancak şu var ki; dış etkenlerin kendimize, kendimizi aşağılatma aşısını bizlere yüklediğinden, daha doğrusu kendimizi başkalarından küçük görme aşısından dolayı her zaman etrafımızdakilerin yükselişini izliyor ve bize bahşedilen insanlık gayesinden mahrum kalıyoruz. 

 

        Nedir bu insanlık gayesi? Elbette rıza-i ilahi’yi gözeterek yaşamaktır. İşlerimizde rıza-i ilahi gözetildiği müddetçe doğruya ulaşırız. Rıza-i İlahi gözetildiği üzere dert sahibi oluruz ve bu bizim çabamıza çaba katar. Sabahına derdi için kalkan ile dertsiz, başıboş kalkan arasında büyük bir fark vardır.

 

        İnsan derdi olduğu kadar çaba gösterir. Bir dert yoksa, gösterilen çabanın da bir anlamı yoktur. Zaten dert de insanı gayret sahibi yapar. O zaman ne için var olduğumuzu anlar yani bi nevi yokluktan varlığa doğru adım atarız. Ve her yeni bir şey öğrendiğimizde derdimiz daha çok artar. Çünkü; Dert yolunda öğrenilen ilim, insanı alim yapar. Bu zamana kadar dertsiz bir şey öğrenmeye kalkanlar, işin sonunda kalktıkları yere veya en gerisi geriye dönmüşlerdir çünkü onlarda bu gayret bir yere kadar sürmüştür. Aynı zamanda dertle kalkan kimselerin, daha da yükseldikleri tarihte çokça rastlanmıştır. Mesela bunun en büyük örneği; İslam Aleminin, taa Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’den bu yana halâ ayakta kalması ve karşısında olan millet ve toplulukların her daim bir sonunun gelmesidir. 

 

    Bu zamana kadar Allah Teala rızasının içinde olduğu bir çaba ve gayreti Mevla boşa çevirmemiş ve biiznillah çevirmeyecektir. Evet, tarihte önceden de görüldüğü üzere ümmet gene büyük bir kriz içindedir. Ancak, kriz içinde olanlar olduğu gibi bu krizi Allah rızası için def etme çabasında olanlarda vardır. Bu iki güruh her zaman var olmuştur. Ama krizi def etme çabasında olanlar Allah rızası üzere kalkındıkları gibi, olmayanlar da her zaman ya mağlup olmaya veya hidayete dûçar olmuşlardır.

 

         Bu bağlamda ne yaparsak yapalım; yaptığımız işlerde Cenab-ı Allah’ın rızası olduğu müddetçe kazanma ümidi içerisinde olarak gayret etmek, ve ümitsizlik içinde olanların sözlerine aldırış etmemek gerektir. Bu hayatta ulaşacağımız şeyler niyetlere bağlıdır. Niyetler hayırsa akıbette hayr olacaktır.

Vesselam…

By Talip