Aramı bozdum
bütün dostlarımla
Ailemden,
memleketimden kaçtım
Yeryüzünün sır
tutan dağlarına
Adını
haykırdım, ismini açtım
Ufukta görünen
bir şey yok henüz
Sorarlarsa
uzağa gidiyorum
Cellatların
korktuğu vadilerden geçerek,
Sonsuzluğa
gidiyorum
Sitem eder
sana, halimi gören
Pervane,
ateşlerde yansa çok mu?
Kadehi bitmiş
sekerat halinde Mecnun,
Leyla’yı buldum
sansa çok mu?
Sabredip gönlüm
hicrana dayansa
Seni özleyen
sabahlara uyansa
Hep sen çıkan
fallara kansa çok mu?
Deli, divane,
düşkün, aşık deyip
Kimileri
konuşurmuş arkamdan
Böyle
iltifatlar duymakta varmış
İnanır mısın
şair diyorlarmış
Seni öyle
alelade sevmedim
Katiller hücum
ederken üstüme
O müstesna
adında nöbet durdum
Zincire
vuruldum, müebbet durdum
Savruluyorum
gamzende su gibi
Sen yaylalarda
rüzgâra nazende
Yaşadığım
mahşer kâbusu gibi
Serin
yeşilliklerdeyim bazen de
Biliyorum,
halen sana aldığım
Günbatımı
kolyeyi saklıyorsun
Bülbüllerin
özgürce dolaştığı
Namelerin
konuştuğu mehtaplı geceleri,
Bana
yasaklıyorsun
Onlar neden sevdiğini
anlattı
Senin için
neleri sevdiğimi anlattım,
Korkma, ismini
anmadım
Ve sensizliğe
asla inanmadım
Zamansız,
mekânsız, sebepsiz sana
Kördüğümden
yemin tutarak geldim
İşte ben, beni
unutarak geldim
Seni öyle alelade sevmedim