SÖZ UZAR

 



   Onların alkışları seni kandırmasın bacım, ışıltılı hayatları, mutlu kahkahaları. Alkoliklerin masalarında meze olmasın sesin, göz değmesin yıllarca koruduğun bedenine, onların alkışları seni kandırmasın. Onların alkışları seni yanıltmasın bacım, yolumuz birdir ve Bir olanadır ancak, belden aşağı esprileri gitmesin hoşuna, bedeninde kalp değil gönül taşıdığını bil, edep senin diğer adındır bilirim, onların alkışları yanıltmasın seni…

  Böyle bir nara gelir yüreğime, ne kulak kalır ne bedesten içimde, her şey darmadağın, yüzyıl süren bir depremde yüz yıldır uyumuşta şimdi uyanmış gibi hissediyorum kendimi asırlardır…

   Avm diye bir tabir var pazara inat ve benim tabirimle avm çiçeği bazı insanlar… Neden kainata kök salmak varken avm de bir saksıya bağımlı kalır ki insanlar. Bir saksıya bağımlı olmak ve bir başkasının seni satın alacağı günü beklemek… Oysa ki kökü çınar, gövdesi çınar, dalları çınar olup göğe yaklaşmak varken neden kuru bir toprağa ihtiyaç duyarız?

   Evet avm den kasıt dünyadır, pazardan kasıt ukba…

   Onların peygamber de normal insandı diyerek kasıtlı, planlı sözleri gelmesin kulağına. Muhammedun beşerun lâ kel-beşer, bel hüve kel-yâkûtu beyne'l-hacer

   Pazartesi bereketi iniyor üzerimize ansızın, O (s.a.v.) doğduğundan olacak elbet. Pazartesileri hep farklıdır yüreğimde. Şimdi ben pazartesilere hürmet ediyorum diye kalıpçı mı oluyorum, şekilci mi? Yoksa ''sen olmasaydın kainatı yaratmazdım'' hitabına mahzar olana hürmetkâr mı? Kölesi, köpeği olunası o peygambere kölesi, köpeği, ayağının altındaki toz tanesi olma duasıyla...

   İşte sen pazartesileri hoş görmezsen, o günü hep hor görenler hazırda bekliyor olacak. Onlar hin planlarını yapacaklar beyinlerinin ücra köşelerinin lağım çukurlarında, sonra bir açacaklar kokuşmuş ağızlarını, gelip fısıldayıp kulağına diyecekler ki pazartesi sendromu... Hadi oradan hayvan. Pazartesiler berekettir bizde, yepyeni başlangıçlardır, Rebiüevvel'in 12 sinden beri.

   Şekilciliğe de karşı değilim, içi boş şekilciliğe karşıyım. Tesettür diye modayı ittirenlere, sakal moda olunca sünnettir diye bırakanlara, namazı beş vakit kılıp halini düzeltmeyenlere, hoşgörü namına atasına sövenlere bile güler yüz gösterene, özgürce islam bunu emrediyor kardeşim konu kapanmıştır diyemeyenlere karşıyım. Sen dinini bilmeyince, din diye bir şeyi önüne koyarlar da dindarım diye dolaşırsın. Yoksa manâ usûldedir, usûlsüz vusül olmaz.

      Bugünlerde ömrü hayatı boyunca bir hristiyan turistten daha az camiye gidenler, bugün senin camiye nasıl ve neden gitmen gerektiğini anlatıyorlarsa o ülkemin en ayyaşı bile der ki  ulan sen kimsin din hakkında konuşabiliyorsun… Fakat şer cephesi uyumaz bugün öyle bir sistem kurulu ki üzerimizde en dindarımız bile acaba mı ki diye ikilemde çünkü camiden hiç çıkmayan adamlar konuşuyor, zahirde evliya batında eşkiya tipler... 

    Söz uzar, ömür kısalır, sen ise fırıldaksın ey nefsim!! Vesselam...