KALPLERE HÜKMEDENİN ADIYLA!

 


     Ben her sabah bir Mihriban türküsüyle giderim işe, bana ayrılıktan bahsetme, bana emperyalist güçlerin gücünden, Filistin'i öldüren zalimlerin zulmünden, milyarlarca müslümanın sessizliğinden bahsetme. Bana altlarından ırmaklar akan yerden, Filistin'li Hanzala'nın yüzünü göreceğimiz andan, Kudüs'e namahrem ayağı değmeyeceği günden bahset. İçimizin ferahlayacağı güne kadar hülyalarla uyutma beni, bana olacak gerçeklerden bahset. Bahset ki umudumuz dipdiri olsun bu kahpe düzene karşı.   

     Selahaddin Eyyübi'nin geçmişte yaptıklarından değil bana çağımızın Selahaddin'i gençlerinden bahset. Atamız Fatih Sultan Mehmed'in yaptıklarıyla oyalama beni, bana Sultan Fatihler yetiştirecek sırdan bahset. Geçmişle uyutma beni, geleceğe yön verecek geçmişimden bahset. Bahset ki açılsın kırk acı kilidi vurulmuş şu harabe yüreğim, geceyi yenmek için debelenen gündüzün, tam imsağına ulaştığı anda açsın çiçeklerim, çiçeklerden çok ihtiyacım var buna...

     Çiçeklerden çok ihtiyacım var buna çünkü deşiyor bağrımı din kardeşlerimin iniltileri, ağıt yakmayı en iyi ben bilirim çünkü ben Filistin'im, Arakan'ım, Doğu Türkistan'ım, Türkiye'nin Bursa ilinde olmam hiçbir şeyi değiştirmez. Filistin'de öldürülen, Kudüs'te namaza alınmayan benim ben!  Arakan'da işkence edilen benim babam, Srebrenista'da ölen benim annem, Doğu Türkistan'da ırzına geçilen benim bacım, unutkanlığımdan dem vurupta maval okuma bana çünkü Çin sarayını 40 kişiyle basan da benim, Uhud da göğüs göğüse çarpışan da, Bilecik’te bu devleti kuran da benim, bu şanlı bayrağın altında yaşayanda. Dil, din, ırk gözetmeksizin çocukları, anaları, bacıları tecavüzden kurtaran da benim. Zalimin zulmünden insanlığı emin kılanım, özüme uzaklığımdan dem vurma benim. Ben beklenenim…

    Bir kuşu kafese hapsetmek, bir ağacı saksıya ve bir insanı aklıyla sınırlamak zûl geliyor hep bana. Kuş özgür ve hür gökyüzüne, bir ağaç yeryüzüne ve bir insan ancak ve ancak gönlüne bırakılmalıdır. Bırakılmalıdır ki önümüzdeki 50 yıldan başlayarak sonsuzluğumuzu kurtaralım. Değişene dek bahtımız 21. yüzyılda yaşanan ahlaksızlıkları bırak, bana ahlâklı nasıl olunur ondan bahset. Z kuşağını kötülemekten vazgeç artık; insanın içindeki hırçın değil, ılık ılık dalgaların olduğu yerlerden bahset; bahset ki ulaşalım oralara, kurtaralım atîmizi.

     Kalplere hükmedenin adıyla! Ruha kıymık gibi batan nefsin mübadelesi senin imanındır ancak, sen onu kemale erdirmedikçe. Her alaşağı ettiğini sandığın anda tersine döner zemin ve sen yine altta kalırsın. Bir gönül ustasına varmalı mı? Varmalı! Bir Mürşid-i Kâmil şart mıdır? Şarttır! Fakat O'na sadakatte şarttır. Ben beklenenim ve kendimi bekleyenim evvela, bir özüme döndüğüm vakit sıyrılacağım tüm mecazlardan, şu gereksiz kavgalardan, masivadan... Kalplere hükmedenin adıyla, inşaallah.





16 yorum:

  1. Kesinlikle Müfred. Fakat bizim onlara da kızmamamız lazım. Ilık ılık, usul usul girmeliyiz gönüllerine tüm insanların.

    YanıtlaSil
  2. Harika bir yazı olmuş hocam kaleminize sağlık. Bir z kuşağı birey olarak değindikleriniz çok hoşuma gitti z kuşağını işe yaramaz, bencil ve bilgisiz olarak gören birçok insan var oysaki z kuşağında birçok kişide bilgi isteği bilgi yükü ve bilgi edinme hırsı var. Teşekkürler hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene sevindim sevgili kardeşim, aslına bakarsan kuşakları isimlendirmeye, konumlandırmaya hiç gerek yok, sadece doğruya yönlendirilmeye ihtiyacımız var. Yoksa insan yine insandır yani.

      Sil
  3. Yazıda da belirttiğim üzere bir sıyrılsak ''ben'' den, tüm mecazlardan sıyrılacağız... Ne kavga, ne gürültü, ne masiva düşüneceğiz, bir fenâ olsak O'nda(c.c.)...

    YanıtlaSil
  4. Hepimiz Z kuşağını eleştiriyoruz, ben de dahil. Şöyle bir gerçek var aslında, kıyaslamak, eleştirmek yanlış, zamanlar çok farklı. Zaman içinde her şey değişiyor. Dünya değişiyor, bizler değişiyoruz, fikirler değişiyor ve bu çok doğal:)
    Bazen kendime de kızıyorum, aynı şartlar o zamanlar geçerli olsaydı biz nasıl davranırdık? Bu da benim kendime sorduğum sorular arasında:)
    Çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tenkit edici, gurur kırıcı eleştiriler hiçbir çağda kabul görmemiştir. Tekrar söylüyorum insan gönülden ibarettir, önce gönüle girmek gerekir :)
      Kendinize sorduğunuz soruya gelince; tabi ki yetiştirildiğimiz çağın şartlarına göre davranırdık, çünkü yeni çağ bilinmez, eskisi çabuk unutulur, insan da unutmaya meyillidir, biz gönlümüze sahip çıkalım :) Yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
  5. Gün gelecek bu devran dönecek. İslâm yine galebe çalacak tüm dünyanın üzerine. İşte o şanlılardan biri de biz olur muyuz orası mesele! Allâhü Ea'lem!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaallah, fakat kahrolsun kapitalizm demekle olmaz bu işler, kahretmekte lazım :)

      Sil
    2. İslam tam da senin dediğin gibi yaşanmalı. Kimseyi ayrıştırmamalı. Gönüllere girmeli.

      Sil
    3. Haklısınız, o yüzden büyüklerimiz diyorlar ki biz 7 milyarın gönlüne talibiz.

      Sil
  6. Tarih boyunca yeni nesilden yakınılmıştır tarih boyu böyle olmuştur sümerlerde yeni nesilden yakınılan taplet kitabe var. Yakınmak yerine yeni nesli değişimi anlamaya çalışalım tek değişmeyen değişimdir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız fakat değişimin köklerden koparcasına bir hale bürünmesi hiçbir toplumda kabul edilebilir değildir. Burada önemli olan ''kök'' tür. Yahya Kemal'in de dediği gibi “En büyük öksüzlük, köksüzlüktür.”

      Sil