BİR ÇEMBERDİR AŞK
‘’Bir
çemberdir aşk’’ derler ya, hakikatinde gerçekten öyledir. Onun çemberine girdi
mi bir insan, daha çıkması yüzde birdir. Ama her şeyin bir gayesi olduğu gibi
onun da bir gayesi vardır. O gayede ‘’İlahi aşk’’tır.
Tabii ki normal yaşam standartları içerisinde
hayat süren bir kimseden hemen bu makama ulaşması beklenemez. İnsan kademe
kademe bu makama ulaşır. Bunun ilk kademesi de ‘’sevmektir’’. Ne olursa olsun
bir insanı veya bir eşyayı sevebilen kimse bu yolda ilk adımını atmış demektir.
Bu sevgisi daha sonrasında muhabbete dönüşür. Ama bir kimsenin sevdiğine
muhabbet duyabilmesi; ‘’karşılıksız sevgi’’den geçer. Önümüzde duran ne olursa
olsun karşılıksız sevebilirsek, yani ‘’yaratılanı yaratandan ötürü sevebilirsek’’
yavaş yavaş menzile adım atmış oluyoruz demektir. Mesela; bir hanımefendiden
hoşlanmış ve sonrasında bu hissiyatı sevme mertebesine taşıyanlar bizleri daha
iyi anlayacaktır. Ondan gelecek her türlü kusur ve yanlışa gözü kapalıdır ve bu
şekilde sevmeye devam eder. Çünkü; ona öylesine bağlanmıştır ki; onun cinsinden
gördüğü her şeyde onun sureti belirir aklında. Her duyduğu besteyi ve sözü ona
armağan etmek ister. Çünkü; ne aklı, ne de gözü ondan başkasına şevk duymaz.
İşte bu Yaratanın bizlere bir tecellisidir. Kendisi önce yarattıklarına, daha
sonrasında kendisine karşı muhabbet ve aşk duymamızı sağlar. Dünyada mahlûka
duyulan sevgilerin hepsi O’nu sevmek ve âşık olabilmek içindir. Çünkü; bir
yaşam gayesidir O’nu sevebilmek.
İşte bunlar doğrultusunda; insanın mecazi aşk sınavını geçip, ilahi aşka
doğru yelken açtığı gün, onun bu dünya hayatındaki en anlamlı günüdür. Çünkü; yaşama gayesinin ne olduğunu bilir ve artık onunla yaşar. Anlatılmak
istenenden mecazi aşkın bitimi anlaşılmasın o’da kolay kolay bitmek bilmeyen bir
şeydir. Anlatmak istediğimiz şey; bu sınavın bizleri ulaştıracağı menzildir. Ve
bundan sonra insan anlar ki; bu hayatta ki en anlamlı günü, doğduğu gün değil;
yaşama gayesini anladığı gündür. Çünkü; bu his insanı adeta küllerinden
doğurur.
Öncelikle önümüze sunulan mecazi aşk sınavını
geçip, daha sonrasında ilahi aşka yelken açmak ümidiyle;
Vesselam…
By Talip
İlahi aşk. İşte şu dünyada gayemiz.
YanıtlaSilFarkında olmadan aradığımız, bizden olup yitirdiğimiz işte budur.
Silİbrahim Hakkı hazretleri ne bir genç gelmiş derviş olmaya Hakka talibim demiş.
YanıtlaSilO mübarek zadda hiç aşık oldun mu diye sorduğunda hayır cevabını alınca şöyle buyurmus..
"Evladım önce aşik olda gel Kula aşık olmayan Hakka aşık olmayı bilmez" demiş gerçek aşk mecaz aşklardan geçer vesselam😊
Bir gün olur perdeyi Yâr kaldırır, seyr-i cemâl ile seni güldürür...
Silİşte perde, işte yâr, anlayana...
Merhabalar.
YanıtlaSilİnsan hayatı ıstıraplarla doludur. Bu ıstıraplar içinde aşk ıstırabı, insanı olgunlaştıran, yücelten, mukaddes bir süreçtir. Tasavvufta hayat bulan aşk ise, derece derece yükselerek Allah'a kadar ulaşan maddi haz ve karşılıklardan uzak bir yoldur. İnsan bu aşka bağlanmalı ve bu aşkın ıstırabını çekmelidir. Varlık ve hayatı böylece bir mana kazanır ve kemale erer.
Selam ve saygılarımla.
Ne güzel dediniz, ancak insan bu aşka bağlanmadan önce bu aşkı tanımalı, sonrası zaten aklın anlayacağı bir durum değil :) Zannımca aşkın tasavvufi veya beşeri olarak sınıflandırması yoktur, aşk tektir ancak aramayı bilmeyen biz insanlar bazen karşı cinste, bazen dünya malında v.s. aramaktayız. Güzel yorumunuz için teşekkürler.
SilMahabbet şâhınun bir bende-i fermânıyız cânâ
YanıtlaSilGedâ-yı kûy-ı aşkuz, âlemün sultânıyız cânâ
öyle olalım madem hepimiz :)
YanıtlaSilSon cümle dua olarak geçsin diyorsunuz yani, inşaallah.
SilNe güzel anlatmışsınız. Ama artık kimsenin kimseyi sevmeyi geçtim tahammül bile edemediği bir zamandayız.
YanıtlaSilMaalesef ki öyle, hatta iş artık insanın kendine tahammül edemeyişine doğru tırmanmakta. Yorumunuz için teşekkürler.
Sil